2023-2024 Öğretim Yılı Coğrafya Dersi Plan Örnekleri 2023-2024 Öğretim Yılı Coğrafya Dersi Sene Başı Zümre Tutanağı Örneği 9-10-11-12.Sınıf Coğrafya Dersi Günlük Plan Örnekleri 2018-2019 Öğretim Yılı Coğrafya Dersi Yazılı Örnekleri (9,10,11 ve 12.Sınıflar) Yeni Coğrafya Öğretim Programı (20.01.2018)

Hasankeyf

Cevapla
Kullanıcı avatarı
Ihsan
Mesajlar: 2460
Kayıt: Çrş Ağu 21, 2013 8:34 pm
Ettiği Teşekkür: 168
Aldığı Teşekkür: 288

Hasankeyf

Mesaj gönderen Ihsan »

Hasankeyf

Resim

Antik dönemden günümüze kadar bir çok kültür ve medeniyetin ev sahibi. Ortaçağ sonlarına kadar Mezopotamya ile Anadolu'nun kesişim noktasında ticaret ve ekonomik gelişmenin odak noktası.
Doğu ve batı kavimlerinin gözbebeği.
Egemenlik mücadelelerinde merkez.
En parlak dönemini yaşadığı XII. yüzyılda Artuk oğullarının başkenti artık hüzün dolu. Bizans, Sasaniler, Emeviler, Abbasiler, Hamdaniler, Mervaniler, Artuklular, Eyyubiler ve Selçuklular olmak üzere bir çok kültürü günümüze taşıyan bu belde tarihi bir sorumluluğu üzerimize yüklüyor. Ve artık Hasankeyf, binlerce yılın yorgunluğu, doğanın acımasızlığı, insanoğlunun ilgisizliği karşısında Dicle'nin kıyısına yaslanmış bizleri izliyor. Zamanında medreseler, rahathane, darüşşifa ve diğer eğitim kurumlarıyla bölgenin ilim ve kültür merkezi olan Hasankeyf, ulaşım yolları ve ticaret merkezlerinin yer değiştirmesiyle önemini ekonomik anlamda yitirirken bir milleti "millet" yapan tüm unsurları bugünlere ulaştırmayı da ihmal etmedi.

Yüzlerce cami, kilise, saray ve şehir kalıntısıyla günümüze ulaşan Hasankeyf sorumsuz yönetim, eğitimsiz insanlar eliyle asırlardır yağmalanıyor. Halkın mağaralarda yaşıyor olması, fakirlik ve ilkellik belirtisi zannedilerek alelacele küçük beton evlerden oluşan konutlar tarihsel kent üzerine yapılarak pek çok anıt yok edilmiştir. Bunlardan çıkan kıymetli eşya ve sanat eserlerinin hikayeleri hala anlatılmaktadır.

Arkeolojik çalışmalarında yeterince yapılmadığı her şeyi ile üzerimizde bir sorumluluk olarak duran bu şehir restore edilip dünya insanlığına bir kültür mirası olarak sunulmalıydı. İç ve dış turizme açılarak bölgenin canlanmasına sebep olabilir, daha da önemlisi tarihi sorumluluğu yerine getirmenin hazzını gelecek nesillere aktarabilirdik. Bu doğa harikası şehir artık yorgun ve hüzünlü. Hala doğal yapısını koruyan belki dünyanın nadir kentlerinden "Hasankeyf" Ilısu Barajı gölünde intihar edeceği günü bekliyor. Belki de "insanlığın ayıplarını" örtmek için.

Her köşesinde değişik medeniyetlerin ortaya çıktığı, binlerce mağarası ile bir çok kültüre beşiklik etmiş Hasankeyf'te çocukların da sevgi dolu kalpleri biraz buruk, fakat ışıl ışıl gözleri, koşup oynadıkları tarihi mekanların Dicle sularıyla barışacağı günleri beklemenin umudu ile bakıyor. Yapılacak çok şeylerin olduğuna inandığımız insanlık mirası Hasankeyf ve Ilısu Barajı'nı barıştırıp beraberce yaşatmak yine bizlerin elinde. Eski çağlardan beri iskan yeri olarak kullanılan mağaraları, nehre inen gizli su yolları, iyi korunan yekpare taştan ve muhteşem kapılarıyla KALE'si, Artuklular döneminde Fahrettin Kararslan tarafından yaptırılan döneminde dünyanın en muhteşem yapısı açılıp kapana özelliği ile Dicle'yi aşan beş kemerden oluşan KÖPRÜ'sü, alçı süslüme ve kitabeleriyle Eyyubilerin Hasankeyf'teki ilk eseri olan ULU CAMİ'si, 1400'lü yılların başında Dicle'nin kıyısına Eyyubi sultanı tarafından yaptırılan mabedin kalıntıları yanındaki minare hala geçmişi haykırıyor. Taşta dile gelen ayetler, süsler ve kitabeler sanatın zirvesinden bir nefes gibi bize sesleniyor.

Bugün harab ve bitap da olsa bir dönemin merkezi olarak Hasankeyf'in ayakta kalan eserleri bizim duymayan kulaklarımıza seslenmeye devam ediyor. Koç Camii, Kızlar Camii, Zelnel Bey Türbesi, İmam Abdullah Zaviyesi ve Hamam kalıntısı beldenin geçmişi hakkında bilgi veriyor sanırım.

Binlerce yılın ihtişamını, binlerce mağarasıyla anıt ve eserleriyle bugüne taşıyan Antik belde Hasankeyf'in feryadına kulak verelim. Her şeyini beraber paylaştığı Dicle'nin kendisini yutacağını duymak onu kahrediyor. Dicle onu yutmadan o intiharı düşünüyor bir ölüm sessizliğinde.

Şimdi bize düşen bu koca şehri tüm hatıraları ile yaşatmak. Zaman sorumluluklarımızı kuşanma zamanı, Barajdan vazgeçmediğimiz gibi, Hasankeyf'ten de vazgeçmeden.

Veysel TİRYAKİ

Hasankeyf ve diğerleri

Hasankeyf, GAP kapsamında yapılması planlanan Hisu baraj ve hidroelektrik santralı nedeniyle tümüyle su altında kalacak. 6 bin yıllık geçmişiyle, 'tarih öncesi izlere' de rastlanan Hasankeyf'te, ilk Hıristiyanlık ve İslam kültürüne ait birçok yapı bulunuyor. İlk büyük bağımsız Hıristiyan kilisesinin kurulduğu Hasankeyf, Selçuklu, Artuklu, Eyyubi, İlhanlı, Akkoyunlu ve Osmanlı dönemlerini yaşamış bir belde. Hasankeyf'te, Süryani sanatına sahip birçok eserin de, araştırmalar geciktirilmesi durumunda baraj gölünün altında kalmasından korkuluyor.

Nevali Çori:

Höyük niteliğinde olmayan bu mütevazi merkez Anadolu'nun Mezopotamya ile bağını ortaya koyup, ataerkil düzenin ağırlıkta olduğunu gösterdi. 9. bine ait.

Horum Höyük:

Fırat'a sıfır bir höyük olan Horum, şu anda Birecik Barajı'nın suları altında kalmakta. Zeugma'nın yakınında, Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü'nden Aksel Tibet ve Catherine Marot, Gaziantep Müzesi'yle ortak kazı yaptı. MÖ 4. binden itibaren yerleşim vardı. 7 metre derinlikteki su kuyusu, daha sonra çöp olarak kullanıldığından buraya ait önemli bilgilere ulaşıldı; mühürler, çanak çömlek parçaları çıktı buradan. 3. bine ait at nalı şeklindeki mutfağı olan höyüğün bir kesiminde bebek ve çocuklara ait mezarlar bulundu. Bir diğer önemli buluntu, muhtemelen Ortaçağ'a ait sular altında gözüken bir limana ait rıhtımlar ve mendirekler... Irmak taşımacılığının önemli ekseni olduğunu gösteriyordu.

Teleilat:

Karkamış Barajı altında kalacak Teleilat, 8. binden itibaren yerleşildiğini ispatladı. Teleilat büyük bir höyük, tepesinde Demir Çağ'a ait bir saray kalıntısı var.

Rumkale:

Bir Ortaçağ kalesi olan Rumkale'nin eteklerine kadar baraj suyu geliyor. Bu, onun hayatını sürdüreceğinden işareti değil, çünkü eteklerine su değmesi demek kısa zamanda onun da öleceği anlamına geliyor. Rumkale, 19. Yüzyılda Kayseri-Maraş üzerinden gelen kervan yolunun şehirlerinden.

Apamea:

Şu anda Birecik Barajı'nın suları altında kalıyor. Zeugma'ya yakın, muhtemelen kardeş şehirlerden. Kommagenes Krallığı'nın en önemli merkezlerinden. Özellikle birbirini dik kesen sokakları, caddeleriyle Helenistik dönem şehircilik örneği görüldü.

Hasankeyf'in tarihi eserleri

KALE

Kalenin eski çağlardan beri bir iskan yeri olarak kullanıldığı mağara yapılardan anlaşılmaktadır. Ancak kale olarak kullanılmaya başlaması Bizanslılar dönemine rastlamaktadır. Yekpare taştan olması nedeniyle çok korunaklı olması, üzerinde birkaç tarihi eserin olması, gizli yollarla nehre inilmesi ve kaleye çıkan yol üzerindeki zarif, muhteşem taş kapısıyla dikkatleri çekmektedir. Kaleye doğudan merdivenli bir yolla ulaşılmıştır. Bu yolun hemen başında bulunan oyma taşlardan yapılmış kapının Eyyubilere ait olduğu üzerindeki kitabeden anlaşılmaktadır. Bu yolun üst tarafında da kısmen harap olmuş diğer bir kapı yer almaktadır.

Kalenin kuzeydoğu ucunda dev bir kule gibi yükselen Küçük Saray yer almaktadır. Ayrıca kalede Ulu Cami, Büyük Saray yer almaktadır. Bu eserlerle ilgili bilgi verilecektir. Kalenin dikkate değer özelliklerinden biri de, gerek Artuklular gerekse Eyyubiler döneminde buraya su çıkarılmış olmasıdır. Asırlarca kale bu su ile hayat bulmuş. Bu suyun kesildiği olağanüstü zamanlarda kalenin kuzeyinde yer alan merdivenli yollarla nehirden su alınmış. Kalenin tarihi kaynaklarda silah zoruyla ele geçirildiği yazılmıyor.

KÖPRÜ

Tarihi kaynaklarda köprünün 1116 tarihinde Artuklu Fahrettin Karaaslan tarafından yapıldığı yazılıdır. Ancak Hasankeyf'in 638 yılında müslümanlarca feth edildiği sırada bir köprüden bahsedilmektedir. Bu nedenle köprünün antik bir temel üzerinde yapılmış olması ihtimal dahilindedir. Kemer açıklıkları itibariyle Ortaçağ'da yapılan taş köprülerin en büyüğüdür. Ortadaki büyük kemeri taşıyan iki orta ayağın arasındaki açıklık 40 metredir. Doğu ve batıdaki küçük kemerler dışındaki ortadaki büyük kemerler tamamen yıkılmış durumdadır. Araştırmalara göre köprünün en büyük kemerin ortası ahşaptandı.

Düşman şehre saldırdığı zaman yerinden kaldırılır, düşmanın şehre girişi engellenirdi. Bu özellik köprünün ömrünü kısaltmış. Köprünün önemli özelliklerinden biri de orta ayaklar üzerinde yer alan ve 12 burcu simgelediği tahmin edilen figürlerdir. Bir ikisi dışında tahrip olmuş ve şekil olarak ne ifade etikleri anlaşılmaz hale gelmiştir. Köprünün ne zaman yıkıldığı da bilinmemektedir.

BÜYÜK SARAY

Kalenin kuzeyinde Ulu Cami'nin altında yer almaktadır. Büyük ölçüde yıkılmış ve göçükler altında kalmıştır. Yapının en önemli özelliği, binadan bağımsız, giriş kapısının karşısında dikdörtgen bir kulenin yükseliyor olmasıdır. Burası kesme taşlardan örülmüş, köprüde olduğu gibi taşlardan madeni kromplarla birbirine kenetlenmiştir. Burasının gözetleme kulesi veya yıldırımlık görevi gördüğü tahmin ediliyor. Genel özelliklerinden dolayı Artuklular'a ait olduğu tahmin ediliyor.

ULU CAMİİ

Eyyubilerin Hasankeyf'teki ilk eseridir. 1325 yılında bir kilise kalıntısı üzerine inşaa edilmiş. Yapı gibi minaresi de genellikle moloz taşlardan yapılmış. Minarenin kuzeyinde bulunan alçı süsleme ve kitabe dikkate değer. Cami minberinden günümüze ulaşan ahşap kitabe, yazısı ve oyma süsleriyle günümüze ulaşan nadir parçalardan biridir.

EL RIZK CAMİİ

Dicle nehrinin doğusunda köprü ayağına yakın bir mevkide yer alır. Portal girişindeki kitabeden eserin, 1409 yılında Eyyubi Sultan Süleyman tarafından yaptırıldığı anlaşılıyor. Bu gün camiden sadece minare sağlam kalmış. Kısmen yıkılmış portal giriş kapısında yer alan kitabenin altında, bitkisel süsler arasında Allah'ın 99 ismi yazılmış. Caminin önemli özelliklerinden biri, cami minaresinin çift yollu olmasıdır.

SULTAN SÜLEYMAN CAMİİ

Bir önceki eser gibi bu da Sultan Süleyman tarafından yaptırılmış. Eser büsbütün harap olduğundan, bu sultana ait mezar bile bilinmez olmuş. Minare şerefeden itibaren bilinmeyen bir tarihte yıkılmış. Minare, kuşaklara ayrılmış, kuşaklar farklı bitkisel süslerle bezenmiş. Ayrıca minare kaidesinde yer alan kufi yazılar, esere başka bir güzellik kazandırmış.

KOÇ CAMİİ

Sultan Süleyman Camii doğusunda yer alır. Genel özelliklerinden, alçı süslemelerinden Eyyubiler'e ait olduğu tahmin edilmektedir. Yer yer sökülmesine rağmen Hasankeyf'de en canlı alçı süslemelere sahip bir eserdir. Kitabesi olmadığından kesin olarak kimin tarafından yapıldığı bilinmemektedir.

KIZLAR CAMİİ

Koç camii doğusunda yer alır. Bugün cami olarak kullanılan eserin, aslında bir anıt mezar olduğu, araştırmacılar tarafından söylenmektedir. Cami girişinin sağındaki köşede bulunan bu anıt mezarın kubbesi ve mezar kalıntıları halen mevcuttur. Diğer mezarlar ise tadile uğramıştır. Yapının kuzey cephesi duvarı kısmen korunmuş. Bu cephedeki süsler, eserin orjinal yapısının ne kadar olduğunu gösteriyor. Eyyubiler'e ait olduğu tahmin ediliyor.

İMAM ABDULLAH ZAVİYESİ

Betonarme köprünün batı yakasındaki tepecikte yer alır. Hz. Muhammed'in Cafer-i Tayyar'ın torunu İmam Abdullah'a ait olduğu bilinmektedir. Eser asli yapısını koruyamamış, sık sık tadile uğramıştır. Kubbenin bitişiğindeki minare amaçlı kullanılan kule, kısmen harap olmuştur. Kubbenin girilş kapısındaki kitabeden, Eyyubiler tarafından tamir edildiği anlaşılmaktadır.

KÜÇÜK SARAY

Kalenin kuzey-doğu ucunda bulunmaktadır. Saray, aşağıdan itibaren yontulmuş kaya kütlesi üzerinde inşaa edilmiş. Eyyubiler'in Hasankeyf'teki ilk eserlerinden biridir. Kuzeye bakan cephedeki pencerenin üstünde iki aslan kabartması, bu kabartmaların ortasında kufi levhalar yer almaktadır. Sarayın kuzey ve batı cephelerinde alçı süslemelerin izlerine raslanmaktadır.

ZEYNEL BEY TÜRBESİ

Kısa bir süre Hasankeyf'de hakim olan Akkoyunlular'a ait tek eserdir. Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan'ın oğlu Zeynel Bey'e ait olduğu üzerindeki kitabeden anlaşılmaktadır. Türbenin silindirik gövdesi üzerinde turkuvaz ve lacivert sırlı tuğla ve kuşaklar oluşturulmuş. Bu kuşaklarda sıra ile "ALLAH, MUHAMMED ve ALİ" isimleri hayranlık verici bir şekilde yazılmıştır. İçeriden sekizgen bir özellik arzeden yapının mezar bölümü açılmış. Hasankeyf'teki birçok eser gibi yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya. Kendi türünün Anadolu'daki nadir örneklerinden olan türbenin, Hasankeyf'teki diğer eserlerle beraber koruma altına alınması ve restore edilmesi gerekir.
[Teşekkür Butonu][Sosyal Medya Hesaplarımız][Site Kuralları]
"Özgürlük uğrunda herşeyi göze alabilenlerin hakkıdır!"

Cevapla